Bir Nostaljik Dijital Deneyim: Olmeca to Mexico
Bugün aslında kendi deneyimimden hareketle size, dijital kampanya kurgularken olabilecekleri göz önüne alabilmenizi sağlayacak bir tecrübemi aktarmak istiyorum. Burada hem advergame konseptine kısmen atıf yapıp facebook’ta zamanında neler yapılıyordu ve mevzuat değiştiğinde “izleriniz” nasıl kaybolabilir, buna göre kendi izlerinizi nasıl korumalısınız buna değineceğim.
Twitter ve hatta zamanında FriendFeed’de beni takip edenler bu projeyi çok iyi hatırlayacaktır: Olmeca to Mexico — bir diğer deyimle olmecatomexico.com
2010 yılının ilk günlerinde o zamanların anlı şanlı platformu FriendFeed’de paylaşıldığında görmüştüm Olmeca to Mexico ‘yu. Olmeca markasının Meksika seyahati ödüllü bu kampanyası 2 aşamalı olarak, facebook üzerinden marka sayfasının app’inde yani facebook sayfa app’inde — o zamanlar çok moda idi — “Meksika’ya neden ben gitmeliyim” sorusunun cevaplanması isteniyordu. İlk aşamada en çok oyu alan 10 kişi finale kalacaktı. Ben de şu anda tam hatırlamıyorum ama Pablo Neruda’nın bir şiirine atıfla güzel bir cümle yazmıştım:) 2. aşamaya kaldım, FriendFeed’dekilerin büyük yardımı — her zaman saygı ile anarım — artı çok farklı bir strateji ile ve gerçek facebook üyeleri üzerinden oy toplayarak yarışmaya katıldım. Bu arada sonuçlar açıklandığında 2. oldum. Yalnız, rakibim olan şahısın hile yaptığını, bana o sıralar Çin’den oy veren bir Türk bile farketmişti. Facebook’ta app’te hile yapılabiliyordu. Elbette pek çok uygulamada hile yapılabilir ama işte böyle bir durum gerçekleşti. Hile; sahte hesaplardan adeta sayaç gibi oy basılmasının yolunu bulmuşlardı.
Büyük itirazlar sonucu, Marketing Türkiye dergisinin takip eden sayısına konu olan güya kazanan elendi ve ben talihli oldum. Dergide adım yer alsın isterdim:) Gezi harikaydı. Hala marka müdürü Özgün’ü ve ülke müdürü Selçuk Bey’i saygıyla anarım. Barmenlerle diyaloglar efsaneydi. Hayatımın en iyi 8 gününden biriydi.. Gezinin ilk 2–3 günlük periyodunda Olmeca fabrikası ve agave tarlasına gezi yaptık. Son günlerde ise gerçekten güzel eğlenmiştik. Cancun’a gidip Coco Bongo’da eğlenip Playa del Carmen’de keyif yapmadan ölmeyin.. :)
Bu gezinin kazanmaktan başka bir görev nosyonu vardı ve bu arada bilindiği kadarıyla, bir markanın ilk seyahat bloggerı ben olmuştum. Görev, her gün Olmeca ekibi ve barmenlerle yaşadığım deneyimi Meksika saati ile akşam, ABD’de bulunan metin yazarı Eda’ya iletmem gerekiyordu. Burada amaç zaman kazanarak yazının Türkiye saati ile doğru zamanda servis edilmesiydi. Tabi, benim zamanım sınırlı olduğu için ilettiğim bilgileri Eda daha güzel derleyip toparlıyordu.
Gelelim çıkarımlara,
- olmecatomexico.com websitesi normalde kampanya sona erdikten bir süre sonra beklenen şekilde kapanabilirdi, ancak önemli bir olay oldu: Alkollü içecek markalarının sosyal medyada veya herhangi şekilde pazarlama kampanyası yapabilmesi yasaklandı. Burada mevzuatı değerlendirmiyorum sadece şahsen ne yapabilirdim: Flickr’a kaydettiğim fotoğraflarımın yanı sıra aynı zamanda tüm gezi notlarımı alıp kendi arşivime — buluta kaydederek — ekleyebilirdim. Eminim bir yerlerde ama kimbilir nerede..
- Ajans tarafında düzeltme olsa da, talihlilerin kontrol edilme sürecinin önemi yaşandı. Eğer güçlü bir itiraz olmasa belki de ismi F. olan kişi bu seyahate katılacaktı belki de benim yazılarım ve anekdotlarım kadar iyi olmayacaktı. Bu konuda mütevazı değilim:)
- 2010 yılında telefonlar henüz yeni yeni belli noktaya gelmişti. Seyahat için bana verilen 3GS elbette bir yere kadar benim içerik yakalamamı sağladı. Şimdi bu seyahat olsa neler yapılır düşünmek bile çekici
- Advergame ‘ler, özellikle zamanında facebook app’ler üzerinden veya kendi domainleri üzerinden büyük bir eğilimdi ancak uzun süredir yapılmıyor. Burada maliyetler, markaların istekleri, altyapı, bunun istenir olması elbette önemli. Bir Dijital Pazarlama hafızası gerekli sanki
- Mevzuatta yaşanan değişiklik, bu kampanya katılımı devam ederken hatta seyahat ederken bile olabilirdi. Her türlü değişikliğe hazır olarak kurgularınızı geliştirmelisiniz.
Geziye dair bir kayıt buldum. Fundalina ‘nın blogundan:
Webarchive’den de bazı içerikleri bulmak mümkün. En azından bu yazı ile 14 yıl sonra konuyu “iz” lere eklemek istedim.